Diyarbakır en iyi diş hekimi

Sigaranın ağız diş sağlığındaki etkileri

Sigara veya tütün kullanımı ağız ve diş sağlığı için oldukça zararlıdır. Bu zararları şöyle sıralayabiliriz:

  • Dişlerin üzerinde katran artıkları veya koyu-kahverengi lekeler,
  • Damakta kırmızı renkli iltihabi oluşumlar,
  • Dişeti hastalığına yatkınlık,
  • Kötü ağız kokusu,
  • Siyah kıllı dil görüntüsü,
  • Ağızda doku bozuklukları,
  • Dişeti çekilmesi
  • Ağız kanseri
  • Diyarbakır en iyi diş hekimi

Sigara, kötü ağız kokusuna neden olur,  ağızın kimyasını etkiler, aşırı plak oluşumuna sebep olur. Sigara içen bireyler her zaman kötü ağız kokusuyla yaşamak zorunda olduklarını unutmamalıdırlar. Aynı zamanda sigara diş ve dişetlerinde ciddi derecede renklenme yapar. Sigara içenlerde dişeti problemleri, tat duyusunda azalma ve bağışıklığın azalmasıyla da ağızda iltihabi oluşumlar görülür.

Sigaranın yol açtığı zararlardan biri olan ağız kanserlerinin %75’inde sigara ve alkol alışkanlığı olduğu saptanmıştır. Sigara içmek dudak, da­mak, yanak ve diş etlerinde ağız kanserlerine de zemin hazırlamaktadır. Kişi sigarayı bırakırsa ağız kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır…

diyarbakırdişklinikleri

Diş çürüğü, dişlerin mine, dentin ve dişin iç kısmındaki canlı dokusu olan pulpa tarafından meydana gelen bir hastalıktır. Genellikle bakterilerin oluşturduğu asitlerin diş minesini eritmesiyle başlar. Bu asitler, ağızda bulunan bakterilerin şeker ve karbonhidratları parçalaması sonucu oluşur. Diş çürükleri, dişlerin üzerinde, diş aralarında veya dişlerin çiğneyici yüzeylerinde görülebilir.

diyarbakirdişklinikleri

Çürükler genellikle şu semptomlarla kendini gösterir:

  1. Ağrı veya hassasiyet: Sıcak, soğuk veya tatlı yiyecek ve içeceklerle temas ettiğinde dişte ağrı veya hassasiyet oluşabilir.
  2. Renk değişiklikleri: Diş çürüğü olan bölgeler beyaz, kahverengi veya siyah renkte olabilir.
  3. Şişlik: Diş etlerinde şişlik veya hassasiyet olabilir.
  4. Açıklıklar veya oyuklar: Çürükler dişin yüzeyinde küçük oyuklar veya çukurlar olarak belirebilir.

Tedavi edilmeyen diş çürükleri, dişin daha derin dokularına ilerleyebilir ve ciddi ağrı, enfeksiyon ve diş kaybına neden olabilir. Bu nedenle, diş çürükleri erken aşamalarda tedavi edilmelidir. Tedavi seçenekleri arasında dolgu, diş çekimi, kök kanal tedavisi ve diş implantları bulunabilir. Ayrıca, diş çürüklerinden korunmak için düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanma, düzenli diş hekimi kontrolleri ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığı önemlidir.

Diyarbakır diş klinikleri

Çoçuk Diş Sürme Yaşları Diyarbakır Diş Klinikleri

Çocukların diş sürme yaşları genellikle bireyden bireye değişiklik gösterebilir, ancak genel olarak aşağıdaki gibi bir zaman çerçevesi söz konusudur:

  • İlk dişler (süt dişleri) genellikle bebekler 6 ila 12 aylıkken sürmeye başlar.
  • Süt dişleri genellikle çocuk 2 ila 3 yaşları arasında tamamen sürer.
  • Kalıcı dişler genellikle çocuk 6 ila 12 yaşları arasında sürmeye başlar. Bu süreç genellikle ergenlik dönemine kadar devam eder.

Ancak, her çocuğun gelişimi farklı olduğundan, diş sürme yaşları biraz değişiklik gösterebilir. Eğer endişeleriniz varsa veya çocuğunuzun diş gelişimiyle ilgili sorunlar yaşıyorsanız, diş hekimi ile görüşmelisiniz.

diyarbakır diş kliniği

Diyarbakır Tarihi

        Diyarbakır denizden 650 m, Dicle Nehrinden 100 m. yükseklikte, Güneydoğu Anadolu’nun orta kısmında, Mezopotamya’nın kuzeyinde yer almaktadır. Çevresi yüksekliklerle çevrilen şehrin ortası çukur bir havza durumundadır. Diyarbakır havzasının ekseninde kuzey-güney doğrultulu uzanan Dicle Nehri, güneybatısında ise Karacadağ kütlesi bulunmaktadır.

         Doğu ve batıyı birleştiren bir noktada Dicle Vadisine hakim bir tepe üzerinde konumlanan Diyarbakır, Karacadağ’dan Dicle’ye kadar uzanan geniş bazalt platosunun doğu kenarında; Karacadağ lavla¬rının bittiği Dicle Vadisinin batısında yer almaktadır. Uzak bölgeleri denizlere ve liman şehirlerine bağlayan ana yollar üzerinde kurul¬muş olması ile Akdeniz sahillerini Basra Körfezine, Mezopotamya’yı Karadeniz sahillerine bağlamaktadır. Coğrafi konumundan ötürü oldukça verimli topraklara sahip olması ve ana ulaşım yollarının kavşak noktasında bulunması ile Diyarbakır; pek çok medeniyetin izlerinin yer aldığı bir merkez haline gelmiştir.

        Diyarbakır şehrinin ne zaman kurulduğu ile ilgili elimizde kesin bir bilgi yoktur. Yalnız şehrin yönetim merkezi olarak kullanılmış olan İç Kale’de yer alan Amida Höyükte(Virantepe) yapılan yüzey araştırmalarında MÖ. 3 binlerde bölgeye egemen olan Hurrilere dair izlere rastlanmıştır. Dolayısıyla MÖ. 3 binlerden günümüze kadar şehir merkezi değişmeden yerleşim görmesi açısından Diyarbakır önemli bir örnektir.

        Diyarbakır;Fırat ve Dicle’den ismini alan Mezopotamya’da”Bere- ketli Hilal” olarak nitelendirilen bölgenin “iki uzak ucunun birleştiği, kuzeye doğru en çok sokulduğu ve en büyük genişliğe eriştiği orta kesimini oluşturmuştur.” Verimli toprağı ve toprağa hayat veren Dicle Nehri ile tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar; birçok ilke ev sahipliği yapmış, uygarlıkların doğuşuna ve yok oluşuna ta¬nıklık etmiş, birikimi ile kültürlere ışık tutmuş ve onları beslemiştir.

        İlk yerleşiminden günümüze kadar bölgeyi egemenliği altına alan bütün krallıklar şehri farklı adlarla anmıştır. Şehrin adı ilk ola¬rak Asur hükümdarı Adad Nirari I (MÖ.1316-1281) ye ait bir kılıç kabzasında ‘Amidi’ veya ‘Amedi’ olarak geçmektedir. Bu adın kente ilk yerleşen Hurilerden (Subartu) kalma olduğu kabul edilmektedir. Roma kaynaklarında da şehrin adı ‘Amid’ ve ‘Amida’ diye geçmek¬tedir. Bölgenin yerli halklarından olan Süryaniler ise şehri ‘Amid’, ‘Omid’, ‘Emit’ ve Amida diye anmaktadırlar. İslami dönemde şehir için kullanılan ‘Kara Amid’,’Kara Hamid’, ‘Diyar-ı Bekir’ isimleri Cum¬huriyetle birlikte ‘Diyarbekir’ son olarak da ‘Diyarbakır’ şeklinde değiştirilmiştir.

Diyarbakır İmplant Tedavisi


Implant tedavisi, kayıp veya eksik dişleri yerine koymak için kullanılan bir dental tedavi yöntemidir. Bu tedavi, diş implantları adı verilen yapay diş köklerinin çene kemiğine yerleştirilmesini içerir. Diş implantları genellikle titanyumdan yapılmıştır ve cerrahi olarak çene kemiğine yerleştirilirler.

Implant tedavisi genellikle şu adımları içerir:

  1. Değerlendirme: İlk olarak, diş hekimi veya diş implantlarıyla uzmanlaşmış bir diş hekimi, hastanın durumunu değerlendirir. Bu değerlendirme, hastanın ağız yapısını, çene kemiğinin durumunu ve diğer faktörleri içerir.
  2. Planlama: Değerlendirmenin ardından, implant tedavisinin nasıl gerçekleştirileceğine dair bir tedavi planı oluşturulur. Bu plan, implantların ne zaman ve nereye yerleştirileceğini, gerekirse kemik grefti gibi ek prosedürlerin yapılıp yapılmayacağını ve tedavinin diğer detaylarını içerir.
  3. Cerrahi yerleştirme: İmplantların yerleştirilmesi cerrahi bir prosedürdür. Bu işlem genellikle lokal anestezi altında yapılır. Diş implantları, çene kemiğine kesilerek ve vidalanarak yerleştirilir. Bu işlem sonrasında iyileşme süreci başlar.
  4. İyileşme: İmplantların yerleştirilmesinden sonra, çene kemiği implantları kabul edip sarmaya başlar. Bu süreç, kemik ile implant arasında güçlü bir bağ oluşturulmasını sağlar. İyileşme süreci genellikle birkaç ay sürer.
  5. Protez yerleştirme: İmplantlar çene kemiğine sıkıca yerleştikten sonra, diş hekimi bir protez veya yapay dişler yerleştirir. Bu protez, kayıp dişlerin yerine geçer ve hastanın estetik görünümünü ve çiğneme fonksiyonunu geri kazanmasını sağlar.

Implant tedavisi, kayıp dişleri yerine koymak için oldukça etkili bir yöntemdir ve doğru şekilde uygulandığında uzun vadeli sonuçlar sağlayabilir. Ancak, her hasta farklı olduğu için, implant tedavisi için uygun olup olmadığınızı belirlemek için bir diş hekimiyle görüşmek önemlidir.

20’lik ( Yirmilik Diş) Çekimi

“20 lik diş çekim” ifadesi, genellikle insanların daimi dişlerinin çıkış sırasında yaşadıkları sorunları ifade etmek için kullanılır. Bu ifade “20 lik diş” veya “bilgelik dişi” olarak da bilinen üçüncü azı dişlerini ifade eder. Bu dişler, ağızın en arka bölgelerinde bulunur ve genellikle ergenlik dönemi sonlarında veya erken yetişkinlik döneminde çıkmaya başlarlar.

Ancak, çoğu insanın ağız yapısı, bu dişlerin sığmamasına neden olabilir. Bu durumda, dişler kısmen veya tamamen diş eti altında kalabilir veya çıkarken çevredeki dişlere baskı yapabilir. Bu durumda, ağrı, şişlik, iltihaplanma ve hatta diğer dişlerin yer değiştirmesi gibi problemlere yol açabilir.

Diş Eti Hastalığı

Diş Eti Nedir, Nasıl Tanımlanır ?

Öncelikte diş etini tanımlamak gerekir ise, diş eti dişlerimizi ve diş köklerimizi saran çene kemiğinin üzerinde yer alan, dişe destek olan dokulardan biridir. Diş etinin sağlığı , diş sağlığı, ağız sağlığı ve genel vücut sağlığımız ile doğrudan alakalıdır.Diş eti hastalıkları diş çürüğünden farklı ve daha agresif olarak ,kemik dokusuna zarar vererek direkt bir veya birden fazla diş kayıplarına neden olabiliyor. Bu durum kişilerin estetik yayının yanı sıra çiğneme fonksiyonlarını, beslenmelerini, konuşmalarını da olumsuz etkiliyor. Ayrıca yüz estetiğini bozarak kişilerde özgüven eksikliğine yol açıyor.

Sağlıklı Diş Eti Nedir, Nasıl Anlaşılır ?

Sağlıklı diş etini ayırt etmenin birinci yolu rengidir. Sağlıklı dişeti gülkurusu , pembe renklidir ve fırçalarken, diş ipi kullanırken, yemek yerken ya da dokununca kanamaz. Sağlıklı diş eti şiş olmayan sıkı bir görünüme sahip olup, dişin yüzeyinde bıçak sırtı gibi sonlanır.

Diş Eti Hastalıkları Nelerdir, Nasıl Belirlenir?

Diş eti hastalıkları öncelikle gingivitis adı verilen basit bir diş eti iltihabından başlar. Diş eti iltihabının en belirgin bulgusu kanamadır. Fırçalamada olan bazen durup dururken olabilen diş eti kanamaları iltihap belirtisidir. Gingivitis zamanında tedavi edilmez ise zamanla dişin etrafında yer alan çene kemiklerine yayılır ve periodontitis denilen , zaman içerisinde çene kemiklerinin eridiği, dişlerin sallanarak kaybedildiği şiddetli enfeksiyonlara kadar ilerleme gösterebilir.

Diş eti hastalıkları ile birlikte diş etleri şişer, kızarır ve kanar. Diş etindeki iltihap altında yer alan çene kemiğine ulaştığında kemiği eritmeye başlar ve çene kemiği ile birlikte diş etleri de çekilmeye başlar. Dişlere dayanıklılığını veren çene kemiği ve onu saran diş etinin kaybı sonucu , kemik ile sarılı olması gereken kök yüzeyleri açığa çıkacağı için dişlerde hassasiyet, sallanma ve diş görünümlerinde uzama ve dişlerde aralanma görülür. Bu durum, sağlıksız olmak ile birlikte estetik olmayan bir görünümü de beraberinde getirir.
Ayrıca tüm bunlar kötü ağız kokusunun (halitozis ) da en başlıca sebeplerinden biridir.

Sigara içenlerde, nikotinin damarlar üzerindeki daralma etkisinden dolayı kanama daha az hissedilir, bu da hastalığı maskeleyip fark edilmesini engelleyebilir.

Diş Eti Hastalıkları Neden Oluşur?

Her bireyde, bütün diş yüzeylerinde, diş aralarında ve diş ile dişeti birleşiminde mikrobiyal dental plak adı verilen yumuşak, krem rengi , kremsi bakteri tabakası birikimi gözlenmektedir. Bu plak, diş fırçası ve diş ipi ile yeterli şekilde uzaklaştırılamadığında zararlı bakteri türlerinin yaşamasına olanak veren bir ortam oluşur ve zararlı bakteriler giderek çoğalırlar. Bakterilerin ürettikleri zararlı maddeler , diş etlerinde iltihaba ve dişlerin etrafını çevreleyen kemiğin erimesine neden olurlar. Ayrıca mikrobiyal dental plak zaman içinde sertleşerek diş taşına (tartar) dönüşür. Pürüzlü yapıya sahip olan diş taşı üzerinde daha çok plak birikir ve diş eti hastalığının ilerlemesi hızlanır. Bunun yanı sıra ,sigara kullanımı, diyabet gibi hastalıklar ve bazı genetik faktörler diş eti hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştıran risk faktörleridir.

Sağlıklı Diş Etleri İçin Ne Yapmalı ?

Sabah ve gece yatmadan önce; günde iki defa dişlerinizi 2 dakikayı düşmeyecek şekilde fırçalayın. Eğer diş eti hastalığınız var ise bu süre yeterli olmayabilir, daha uzun fırçalama yapmanız gerekebilir. Diş fırçaları zamanla bakteri tuttukları için üç ayda bir diş fırçanızı değiştirin.

Yılda bir ya da iki defa diş hekiminize muayene olmayı ihmal etmeyin ve diş hekiminiz gerekli gördüğü takdirde , diş taşlarınız ve bakteri plağını profesyonelce temizlettirin. Günlük ağız bakımında tek başına dişlerin fırçalanması yeterli değildir. Mutlaka arayüz fırçaları ve diş ipiyle diş aralarının temizliği yapılmalıdır. Gerek normal, gerekse elektrikli fırçalar doğru teknikle uygulandıklarında oldukça etkin temizlik yaparlar. Doğru fırçalama tekniğini hekiminizden öğrenin.

Diş temizliği doğru yapıldığı takdirde, halk arasında söylenenlerin aksine dişlere zarar vermez. Aksine diş temizliğinin yapılmaması yukarıda bahsettiğimiz tüm sebeplerden ötürü dişlere ve ağız sağlığına zarar verecektir.

Diyarbakır Diş Kliniği ( Diyarbakır Tarihi )

iyarbakır denizden 650 m, Dicle Nehrinden 100 m. yükseklikte, Güneydoğu Anadolu’nun orta kısmında, Mezopotamya’nın kuzeyinde yer almaktadır. Çevresi yüksekliklerle çevrilen şehrin ortası çukur bir havza durumundadır. Diyarbakır havzasının ekseninde kuzey-güney doğrultulu uzanan Dicle Nehri, güneybatısında ise Karacadağ kütlesi bulunmaktadır.

         Doğu ve batıyı birleştiren bir noktada Dicle Vadisine hakim bir tepe üzerinde konumlanan Diyarbakır, Karacadağ’dan Dicle’ye kadar uzanan geniş bazalt platosunun doğu kenarında; Karacadağ lavla¬rının bittiği Dicle Vadisinin batısında yer almaktadır. Uzak bölgeleri denizlere ve liman şehirlerine bağlayan ana yollar üzerinde kurul¬muş olması ile Akdeniz sahillerini Basra Körfezine, Mezopotamya’yı Karadeniz sahillerine bağlamaktadır. Coğrafi konumundan ötürü oldukça verimli topraklara sahip olması ve ana ulaşım yollarının kavşak noktasında bulunması ile Diyarbakır; pek çok medeniyetin izlerinin yer aldığı bir merkez haline gelmiştir.

        Diyarbakır şehrinin ne zaman kurulduğu ile ilgili elimizde kesin bir bilgi yoktur. Yalnız şehrin yönetim merkezi olarak kullanılmış olan İç Kale’de yer alan Amida Höyükte(Virantepe) yapılan yüzey araştırmalarında MÖ. 3 binlerde bölgeye egemen olan Hurrilere dair izlere rastlanmıştır. Dolayısıyla MÖ. 3 binlerden günümüze kadar şehir merkezi değişmeden yerleşim görmesi açısından Diyarbakır önemli bir örnektir.

        Diyarbakır;Fırat ve Dicle’den ismini alan Mezopotamya’da”Bere- ketli Hilal” olarak nitelendirilen bölgenin “iki uzak ucunun birleştiği, kuzeye doğru en çok sokulduğu ve en büyük genişliğe eriştiği orta kesimini oluşturmuştur.” Verimli toprağı ve toprağa hayat veren Dicle Nehri ile tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar; birçok ilke ev sahipliği yapmış, uygarlıkların doğuşuna ve yok oluşuna ta¬nıklık etmiş, birikimi ile kültürlere ışık tutmuş ve onları beslemiştir.

        İlk yerleşiminden günümüze kadar bölgeyi egemenliği altına alan bütün krallıklar şehri farklı adlarla anmıştır. Şehrin adı ilk ola¬rak Asur hükümdarı Adad Nirari I (MÖ.1316-1281) ye ait bir kılıç kabzasında ‘Amidi’ veya ‘Amedi’ olarak geçmektedir. Bu adın kente ilk yerleşen Hurilerden (Subartu) kalma olduğu kabul edilmektedir. Roma kaynaklarında da şehrin adı ‘Amid’ ve ‘Amida’ diye geçmek¬tedir. Bölgenin yerli halklarından olan Süryaniler ise şehri ‘Amid’, ‘Omid’, ‘Emit’ ve Amida diye anmaktadırlar. İslami dönemde şehir için kullanılan ‘Kara Amid’,’Kara Hamid’, ‘Diyar-ı Bekir’ isimleri Cum¬huriyetle birlikte ‘Diyarbekir’ son olarak da ‘Diyarbakır’ şeklinde değiştirilmiştir.

        Tarih Öncesi Devirlerden Günümüze;
Diyarbakır’da ilk olarak Paleolitik (Eski Taş Devri) ve Mezolitik (Orta Taş Devri) devirlerdeki yaşam izlerini Silvan’da Hassuni, Ergani’de Hilar ve Eğil mağaralarında görebilmekteyiz. Günümüz¬de kazı çalışmaları devam eden ve tarihi MÖ. 11 binlere kadar inen Bismil ilçesi Ağıl köyü Aşağı Sazlık mezrası yakınlarında bulunan Körtiktepe ise bölgenin Neolitik ( Yeni Taş Devri) dönemine ışık tutmaktadır. Kazı çalışmalarında elde edilen, gelişkin alet teknolojisi kullanılarak üretilmiş olan taş kaplar ve objeler üzerinde işlenen semboller, dönem insanının yalnızca ihtiyacına yönelik malzeme üretmediğini; aynı zamanda nitelikli eserleriyle gelişkin bir kültü¬rün ilk adımlarını attıklarını görebilmekteyiz.

        Avcılık ve toplayıcılıkla beslenen tüketici neolitik toplulukları üretime geçmediklerinden geçici yerleşmelerde bulunmuşlardır. “Neolitik Devrim” olarak ad¬landırılan yerleşik hayata geçiş ilk olarak Ergani İlçesi Sesverenpınar köyünde bulunan Çayönü Tepesi’nde görülmektedir. Birçok ilki ba¬rındıran Çayönü Tepesi’nde MÖ.7500’den başlayan yerleşim evreleri bulunmaktadır. Çayönü Tepesini önemli kılan avcılık ve toplayıcılıktan üretime geçiş süreci ilk olarak yabani baklagillerin ve einkorn buğdayının tanınması sonucunda bunların tohumlarının ekilmesi ile başlamıştır.

        Üretime geçtikten sonra artı besinin elde edilmesiyle yaşam alanlarını genişletme ihtiyacı hisseden Çayönü insanı farklı konut tipleri geliştirmiş ve konutlarını sağlamlaştırmıştır. Çayö¬nü Tepesinin en üst katmanında ele geçen son neolitik döneme ait çanak-çömlek örnekleri ile yine Ergani Yayvantepe köyünde bulunan Tilhuzur höyüğünde ele geçen aynı dönem çanak çömlekler¬le yakından benzeşmektedir. (4) Bismil İlçesi Tepe beldesi sınırları içerisinde kalan Hakemi Use höyüğü Geç Neolitik döneme ( MÖ. 6100-5950) ait ilk boyalı seramik gurubunu oluşturan ‘Hassuna ve Samarra’ boyalıları şeklinde bilinen seramiklerin bulunduğu önemli bir merkezdir. Neolitik dönem sonrasında “Gelişkin Köy Evresi” ya da ilk Kalkolitik çağ olarak adlandırılan dönemin (MÖ.6.bin-5.bin) bölgedeki önemli temsilcilerinden biri olan Ergani ilçesi Ekinciler köyü yakınlarındaki Grikihaciyan aynı zamanda Halaf kültürü ile ilgili ender yerleşmelerdendir.

        Diyarbakır çevresinde bulunan bir kısmının kazı çalışmaları günümüzde de devam eden höyüklerden elde edilen buluntular ve höyüklerdeki tabakalaşma Diyarbakır’ın tüm çağlarda yerleşim gördüğünü kanıtlamaktadır. Bismil ilçesinde bulunan; Şahintepe köyünde Müslüman Tepe, Güzelköy köyünde Hırbemerdon Tepe, Salat Tepe Beldesinde Yukarı SalatTepe, Bozçalı Köyünde Gırecano ve Bismil’in 12 km doğusunda yer alan Kenan Tepe de kalkolitik, tunç ve demir çağ yerleşim tabakalarını görebilmekteyiz.

        M.Ö. 3000 de bölgenin ilk medeni ahalisi olan Hurriler Diyarbakır da egemenliklerini sürdürmüşlerdir. M.Ö. 2300-2260 tarihleri arasında Akadlı Naramsin tarafından kesintiye uğrayan Hurri egemen¬liği Naramsinden sonra devam etmiştir. M.Ö. 2. bin ortalarında Hurri boyları Hurri ve Mitani adında iki konfederasyona ayrılmış; sonrasında Mitaniler bölgeye egemen olmuştur.

        Diyarbakır-Bismil kara yolu üzerinde bulunan Diyarbakır’ın 40 km. güney-doğusundaki Üç tepe höyüğü ve çevresinin Mitani devletinin merkez bölgesi olduğu dönemin asur belgelerinde öğrenilmektedir. Bölgedeki Mitani egemenliği M.Ö. 13 Y.Y.da Asurlar tarafından sona erdirilmiş ve M.Ö. 7 Y.Y. ortalarına kadar arada kesintiye uğrasa da Asur egemenliği devam etmiştir.

        M.Ö. 13 Y.Y. da Geç Asur döneminde bölgeyi etkisi altına alan “Asur devleti bölgedeki etkisini pekiştirmek için savaşlarda tutsak etikleri uzak coğrafya insanlarını buraya zorla yerleştirmiş ve onların ülke tarımına katkısını arttırmak için kolonyal bir sistem kurmuştur.”Asur çivi yazıtlarında, bu sistemi yürütmek için kurulan eyaletin başkenti olarak Tushan ismi geçmektedir.

Diyarbakır Kanal Tedavisi

Kanal tedavisi, dişin içindeki pulpa adı verilen yumuşak dokunun iltihaplandığı veya enfekte olduğu durumlarda uygulanan bir dental prosedürdür. Pulpa, dişin içindeki damarlar, sinirler ve bağ dokusunu içerir. Enfeksiyonlar genellikle derin çürükler, çatlamış dişler veya diş travmaları sonucunda oluşabilir.

Kanal tedavisi, diş hekimi tarafından gerçekleştirilen bir işlemdir ve şu aşamalardan oluşur:

  1. Muayene ve Röntgen İncelemesi
  2. Lokal Anestezi
  3. Dişin Açılması
  4. Pulpanın Temizlenmesi
  5. Kanalın Şekillendirilmesi ve Dezenfekte Edilmesi
  6. Kanalın Doldurulması
  7. Dişin Restorasyonu

Kanal tedavisi, dişin korunmasını sağlar ve çekimden kaçınılmasına yardımcı olur. Ancak, her durum farklı olduğu için, Hekimlerimizle durumunuzu değerlendirmek ve en uygun tedavi seçeneğini belirlemek önemlidir.

Fissür Örtücü NEDİR !

Fissür örtücü, dişlerin üzerindeki çatlakların (fissür) ve çukurların içine uygulanan bir tür diş hekimliği işlemidir. Bu işlem, genellikle azı dişleri gibi dişlerin çiğneme yüzeylerinde bulunan doğal çatlak ve çukurları kapatmayı amaçlar. Fissür örtücü, dişleri çürük oluşumuna karşı korumak için kullanılır.

Fissür örtücü, çocuklarda ve gençlerde özellikle çürük oluşumunu önlemek amacıyla yaygın olarak kullanılır. Bu işlem, dişlerin çiğneme yüzeylerindeki zor ulaşılabilir bölgeleri koruyarak diş sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Görüşmek için Tıkla
Whatsapp Destek
Merhaba 👋
Destek